KELİME- OKUNUŞU VE ANLAMI
WORD -SPEAKİNG AND MEANİNG
1-NİCE - (NAYS) - : İYİ, GÜZEL, KİBAR, HOŞ
smell nice: güzel kokmak
2-DOCTOR - (DAKTIR)- DOKTOR, HEKİM
Doctor visits: doktor ziyaretleri
3-TAXİ - (TAKSİ)- TAKSİ
taxi driver: taksi şöfürü
4-FRİENDLY -(FRENDLİ)- CANA YAKIN, SAMİMİ
friendly person: cana yakın insan
5-ALWAYS -(ALVEYS)-: HER ZAMAN, DAİMA, HEP
o is always cheerful: o her zaman neşelidir.
6-MAP-(MEP)- : HARİTA, PLANLAMAK
map out a route: rota planlamak
7-CENTER-(SENTIR)-: MERKEZ, ORTA
WHIch metro train goes to the center: hangi metro treni merkeze gidiyor
8-RUN-(RUN)- : KOŞMAK, ÇALIŞTIRMAK , KOŞU
run fast, or you will be late for school: Hızlı koş yoksa okula geç kalacaksın
9-TOP:(TAP): ÜST, EN İYİ, TEPE
be at the top: üst sırada yer almak
climb to the top: tepeye tırman
10-GRANDFATHER:(GRENDFADIR): BÜYÜKBABA, DEDE
11-GRANDMAOTHER:(GRENDMADIR): BÜYÜKANNE
12-BANANA:(BINENA): MUZ
banana pell: muz kabuğu
13-NEAR:(NİIR): YAKON, YANINDA, YAKLAŞMA
near the end: sona yaklaşmak
14-LİKE:(LAYK): HOŞLANMAK, BEĞENMEK, GİBİ
He cried like a baby: O bebek gibi ağladı
Ali likes basketball: Ali basketboldan hoşlanır
15- BUTTER:(BADIR): TEREYAĞI
salted butter: Tuzlu Tereya
16- SİSTER(SİSTIR): KIZ KARDEŞ
eldest sister : En büyük kız kardeş
your sister's sleeping: kızkardeşin uyuyor
17- FAİL:(FEİL): BAŞARISIZ OLMAKİ BAŞARAMAMAK
fail en exam: Sınavdan başarısız olmak
I failed the driving test: Ben sürüş testinde başarısız oldum
18- VEGETABLE: (VECITAYBIL): SEBZE
fresh vegetable: Taze sebze
He likes vegetables, especially cabbage: O sebzeleri sever, özellikle lahanayı
19- HUNGRY:(HANGRİ): AÇ, ACIKMIŞ
Are you hungry? Aç mısın?
I was hungry, so I ate it. Açtım, bu yüzden onu yedim
20-BEFORE:(BİFOR): ÖNCE, ÖNCEKİ, ÖNÜNDE
Before congress: Kongre önünde
9-TOP:(TAP): ÜST, EN İYİ, TEPE
be at the top: üst sırada yer almak
climb to the top: tepeye tırman
10-GRANDFATHER:(GRENDFADIR): BÜYÜKBABA, DEDE
11-GRANDMAOTHER:(GRENDMADIR): BÜYÜKANNE
12-BANANA:(BINENA): MUZ
banana pell: muz kabuğu
13-NEAR:(NİIR): YAKON, YANINDA, YAKLAŞMA
near the end: sona yaklaşmak
14-LİKE:(LAYK): HOŞLANMAK, BEĞENMEK, GİBİ
He cried like a baby: O bebek gibi ağladı
Ali likes basketball: Ali basketboldan hoşlanır
15- BUTTER:(BADIR): TEREYAĞI
salted butter: Tuzlu Tereya
16- SİSTER(SİSTIR): KIZ KARDEŞ
eldest sister : En büyük kız kardeş
your sister's sleeping: kızkardeşin uyuyor
17- FAİL:(FEİL): BAŞARISIZ OLMAKİ BAŞARAMAMAK
fail en exam: Sınavdan başarısız olmak
I failed the driving test: Ben sürüş testinde başarısız oldum
18- VEGETABLE: (VECITAYBIL): SEBZE
fresh vegetable: Taze sebze
He likes vegetables, especially cabbage: O sebzeleri sever, özellikle lahanayı
19- HUNGRY:(HANGRİ): AÇ, ACIKMIŞ
Are you hungry? Aç mısın?
I was hungry, so I ate it. Açtım, bu yüzden onu yedim
20-BEFORE:(BİFOR): ÖNCE, ÖNCEKİ, ÖNÜNDE
Before congress: Kongre önünde
Yorumlar
Yorum Gönder