A1 İNGİLİZCE KELİMELER SERİSİ (3)

WORD- SPEAKİNG-MEANİNG-EXAMPLE

KELİME-OKUNUŞU,ANLAMI-ÖRNEK


1- NARROW (NEROV) DAR, DARALTMAK, SINIRLI

/I don't think I am narrow minded: Dar görüşlü olduğumu düşünmüyorum
+think: düşünmek
+I don't think: düşünmüyorum, sanmıyorum

/The street is too narrow for trucks: Cadde kamyonlar için çok dar
+street: cadde
+trucks: kamyonlar
+too: çok
+for: için



2- DİSH (DİŞH) BULAŞIK,YEMEK,TABAK

/Wash dishes: Bulaşıkları yıkamak
+wash: yıkamak


3- VERY (VERI) ÇOK,TAM

/Her family is very large: Onun ailesi çok büyük
+her: onun (kadınlar için)
+family: aile
+large: büyük

/very humid: çok nemli
+humid: nemli


4- HOPE (HOUP) UMUT, UMMAK, ÜMİT ETMEK

/abandon hope: umudunu kaybetmek/yitirmek
+abandon: terketmek, yitirmek

/I hope you received the flowers I sent yesterday: Dün gönderdiğim çiçekleri aldığını umuyorum.
+I: ben
+received: : alınmış, teslim alınmış
+flowers: çiçekler
+sent: gönderilen
+yesterday: dün


5- BEGİN (BIGİN) BAŞLAMAK, BAŞLATMAK, KOYULMAK

/begin lessons: Derslere başlamak
+lessons: Dersler

/where should we begin: Nereden başlamalıyız
+where: nerede, nereden
+should: meli, malı
+we: biz


6- OLD (OLD) YAŞLI, ESKİ

/old man: yaşlı adam
+man: adam


7- COOL (KUUL) SERİN, SOĞUK, SOĞUTMAK

/cool weather: soğuk/serin hava


8- SON (SAN) OĞUL, ERKEK EVLAT

/first son: ilk oğul

9- FEET (FİIT) : AYAKLAR


10- WİNDY (WİNDİ) : RÜZGARLI
+wind : rüzgar

/I don't like windy days: Ben rüzgarlı günleri sevmiyorum
+I don't like: sevmiyorum, hoşlanmıyorum, beğenmiyorum
+day: gün
+days: günler

11- LADY (LAİDİ) HANIMEFENDİ, HANIM,LEYDİ
/young layd: Genç bayan
+young: genç

/Muhterem is a sophisticated lady: Muhterem sofistike bir hanımefendidir. (Muhterem ismi bayan)
+sophisticate: sofistik

12- BOX (BAKS): KUTU, SANDIK, BOKS
/Ali was holding a small box of stuff: Ali küçük bir malzeme kutusu tutuyordu.
+holding: tutma
+small: küçük
+stuff: şey, malzeme

/box player: boks oyuncusu
+play: oynamak
+player: oyuncu

13-PLANE: (PLEYN) UÇAK, DÜZLEM
/plane crash: uçak kazası
+crash: kaza

/The bad weather delayed the plane for two hours: Kötü hava iki saat uçağı geçiktirdi
+bad: kötü
+weather: hava
+two: iki
+hours:saat
+plane: uçak
+delayed: gecikmiş, ***ed:miş***
+delay: gecikme

14- CLASSROOM (KLEASRUUM) SINIF, DERSLİK, DERSHANE
/clasroom desk: Sınıf sırası
+desk: sıra

/I saw Ayşe go into her classroom with a smile: Ayşe'nin tebessümle/gülümseme ile/ sınıfına girdiğini gördüm.
+I saw: gördüm
+go : girmek
+into: içine
+her: kendi
+with: ile
+smile: tebesüm, gülümseme

15- SHUT (ŞHAT) KAPALI, KAPATMAK, KAPAMAK
/completely shut: tamamen kapalı
+completely: tamamen

/Ali shut the door behind him: Ali onun ardından kapıyı kapattı.
+the door: kapıyı
+behind: ardından, arkasından
+him: onun(Erkekler için)

İNGİLİZCE İLE İLGİLİ FAYDALI BİR SİTEYE ERİŞMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Yorumlar