WORD- SPEAKİNG-MEANİNG-EXAMPLE
KELİME-OKUNUŞU,ANLAMI-ÖRNEK
1- EXİT (EKZIT): ÇIKIŞ, ÇIKMAK
/nearest exit: en yakın çıkış
+nearest: en yakın
/There are several exits: Birkaç çıkış var.
+several : birkaç
2- AFTERNOON: (AFTIRNUUN) : ÖĞLE, ÖĞLEDEN SONRA
/Lovely afternoon: Güzel öğleden sonra
+Lovely: Güzel
3- LOVE (LOV): SEVMEK, AŞK, SEVGİ
/First love: ilk aşk
First: ilk
/I love travelling: seyahat etmeyi severim
+travelling: seyahat
4- CPTAİN (KAPTIN) : KAPTAN
/He was chosen captain: O, kaptan seçildi.
+was: dı, di
+He : O
+choose: seçmek
+chosen: seçilmek
/ They call me captain: Onlar bana kaptan diyorlar
+they: onlar
+call: demek, aramak çağırmak
+they call: diyorlar
+me: bana
5- REALLY (RİLLİ) : GERÇEKTEN, SAHİDEN, CİDDEN
/really good: gerçekten iyi
+good: iyi
6- DOWN (DAVN) : AŞAĞI, AŞAĞIDA, AŞAĞIY
/up and down: yukarı ve aşağı
/I will be down in a minute: Bir dakika içinde aşağıda olacağım
+I: Ben
+Will: ecek-acak
+be: olmak
+in: içinde
+a: bir
+minute: dakika
7-TİME (TAYM) ZAMAN, SÜRE, VAKİT
/long time: uzun zaman
+long: uzun
/Time passed very quickly: vakit çok çabuk geçti
+pass: geçmek
+passed: geçti
+very: çok
+quickly: hızlı bir şekilde, hızlı, çabuk
8-GOOD (GUUD): İYİ, GÜZEL, OLDUKÇA
/Good luck: İyi şanslar
+luck: şans
/Ross wasn't a good player: Ross iyi bir oyuncu değildi.
+play: oynamak
+player: oyuncu
+a: bir
+was: dı,dı (cümlede olumsuz eki almış)
9- MOTHER: (MADIR) ANNE
/Her mother : onun annesi
+Her: onun (her: kadınlar için, His : erkekler için =onun= manasında)
/ You need to follow your mather's advice:
+you: sen
+need: gerek, lazım, gerekmek
+follow: takip etmek, uymak, izlemek
+mother's: annenin
+advice: tavsiye, danışma, nasihat
10- CLEAN: (KLİIN): TEMİZ, TEMİZLEMEK, SAF
/Clean your room: Odanı temizle
+your room: odanı
/Ali's desk was perfectly clean: Ali'nin sırası son derece temizdi.
+Ali's: Ali'nin
+desk: sıra, masa
+was: dı,di
+perfect: mükemmel, tam kusursuz
+perfectly: tamamen, kusursuzca, mükemmel bir şekilde
+clean: temiz
11- SHOP (ŞAP) : DÜKAN, MAĞAZA, İŞYERİ (FİİL: ALIŞ VERİŞ ETMEK)
/The shop is open all day: Dükkan tüm gün açık
+open: açık
+all: tüm, bütün
+day: gün
12- FREE (FRİİ): ÜCRETSİZ, ÖZGÜR, SERBEST
/free parking: ücretsiz otopark
+parking: otopark
/You are free to say what you think: Ne düşündüğünü söylemekte özgürsün
+you are free: özgürsün
+to say: söylemek
+what : ne
+think: düşünmek
13- BECAUSE: (BİKAZ) : ÇÜNKÜ, DOLAYI, YÜZÜNDEN
/He was not come because he was sick: Gelmedi çünkü o hastaydı.
+was: dı, di
+come: gelmek
+He was not come: Gelmedi
sick: hasta
/The meeting was canceled because of the rain: Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.
+meeting: topalntı
+cancel: iptal etmek
+canceled: iptal edildi
+rain: yağmur
14- CORRECT (KIREKT): DOĞRU, UYGUN, DOĞRULAMAK
/correckt answer: doğru cevap
+answer: cevap
/Please correct this sentence: Lütfen bu cümleyi düzeltin
+please: lütfen
+this: bu
+sentence: cümle
15- SMELL: (SMEL): KOKLAMAK, KOKU
/awful smell: korkunç koku
+awful: korkunç
/Ali picked a flower and smelled it: Ali bir çiçek kopardı ve onu kokladı.
+pick: koparmak, toplamak, almak
+He pickd: kopardı, topladı, aldı
+flower: çiçek
+and: ve
+smell: koklamak
+smelled: kokladı.
İNGİLİZCE İLE İLGİLİ FAYDALI BİR SİTE İÇİN TIKLAYINIZ
KELİME-OKUNUŞU,ANLAMI-ÖRNEK
1- EXİT (EKZIT): ÇIKIŞ, ÇIKMAK
/nearest exit: en yakın çıkış
+nearest: en yakın
/There are several exits: Birkaç çıkış var.
+several : birkaç
2- AFTERNOON: (AFTIRNUUN) : ÖĞLE, ÖĞLEDEN SONRA
/Lovely afternoon: Güzel öğleden sonra
+Lovely: Güzel
3- LOVE (LOV): SEVMEK, AŞK, SEVGİ
/First love: ilk aşk
First: ilk
/I love travelling: seyahat etmeyi severim
+travelling: seyahat
4- CPTAİN (KAPTIN) : KAPTAN
/He was chosen captain: O, kaptan seçildi.
+was: dı, di
+He : O
+choose: seçmek
+chosen: seçilmek
/ They call me captain: Onlar bana kaptan diyorlar
+they: onlar
+call: demek, aramak çağırmak
+they call: diyorlar
+me: bana
5- REALLY (RİLLİ) : GERÇEKTEN, SAHİDEN, CİDDEN
/really good: gerçekten iyi
+good: iyi
6- DOWN (DAVN) : AŞAĞI, AŞAĞIDA, AŞAĞIY
/up and down: yukarı ve aşağı
/I will be down in a minute: Bir dakika içinde aşağıda olacağım
+I: Ben
+Will: ecek-acak
+be: olmak
+in: içinde
+a: bir
+minute: dakika
7-TİME (TAYM) ZAMAN, SÜRE, VAKİT
/long time: uzun zaman
+long: uzun
/Time passed very quickly: vakit çok çabuk geçti
+pass: geçmek
+passed: geçti
+very: çok
+quickly: hızlı bir şekilde, hızlı, çabuk
8-GOOD (GUUD): İYİ, GÜZEL, OLDUKÇA
/Good luck: İyi şanslar
+luck: şans
/Ross wasn't a good player: Ross iyi bir oyuncu değildi.
+play: oynamak
+player: oyuncu
+a: bir
+was: dı,dı (cümlede olumsuz eki almış)
9- MOTHER: (MADIR) ANNE
/Her mother : onun annesi
+Her: onun (her: kadınlar için, His : erkekler için =onun= manasında)
/ You need to follow your mather's advice:
+you: sen
+need: gerek, lazım, gerekmek
+follow: takip etmek, uymak, izlemek
+mother's: annenin
+advice: tavsiye, danışma, nasihat
10- CLEAN: (KLİIN): TEMİZ, TEMİZLEMEK, SAF
/Clean your room: Odanı temizle
+your room: odanı
/Ali's desk was perfectly clean: Ali'nin sırası son derece temizdi.
+Ali's: Ali'nin
+desk: sıra, masa
+was: dı,di
+perfect: mükemmel, tam kusursuz
+perfectly: tamamen, kusursuzca, mükemmel bir şekilde
+clean: temiz
11- SHOP (ŞAP) : DÜKAN, MAĞAZA, İŞYERİ (FİİL: ALIŞ VERİŞ ETMEK)
/The shop is open all day: Dükkan tüm gün açık
+open: açık
+all: tüm, bütün
+day: gün
12- FREE (FRİİ): ÜCRETSİZ, ÖZGÜR, SERBEST
/free parking: ücretsiz otopark
+parking: otopark
/You are free to say what you think: Ne düşündüğünü söylemekte özgürsün
+you are free: özgürsün
+to say: söylemek
+what : ne
+think: düşünmek
13- BECAUSE: (BİKAZ) : ÇÜNKÜ, DOLAYI, YÜZÜNDEN
/He was not come because he was sick: Gelmedi çünkü o hastaydı.
+was: dı, di
+come: gelmek
+He was not come: Gelmedi
sick: hasta
/The meeting was canceled because of the rain: Yağmur nedeniyle toplantı iptal edildi.
+meeting: topalntı
+cancel: iptal etmek
+canceled: iptal edildi
+rain: yağmur
14- CORRECT (KIREKT): DOĞRU, UYGUN, DOĞRULAMAK
/correckt answer: doğru cevap
+answer: cevap
/Please correct this sentence: Lütfen bu cümleyi düzeltin
+please: lütfen
+this: bu
+sentence: cümle
15- SMELL: (SMEL): KOKLAMAK, KOKU
/awful smell: korkunç koku
+awful: korkunç
/Ali picked a flower and smelled it: Ali bir çiçek kopardı ve onu kokladı.
+pick: koparmak, toplamak, almak
+He pickd: kopardı, topladı, aldı
+flower: çiçek
+and: ve
+smell: koklamak
+smelled: kokladı.
İNGİLİZCE İLE İLGİLİ FAYDALI BİR SİTE İÇİN TIKLAYINIZ
NOT: WEB SİTEMİZİN EN ÜST BÖLÜMÜNDE ABONE OL BUTONU İLE WEB SİTEMİZE ABONE OLABİLİR YAPILAN PAYLAŞIMLARDAN ANINDA HABERDAR OLABİLİRSİNİZ. ABONE OLDUĞUNUZ ZAMAN PAYLAŞIM LİNKİ DOĞRUDAN E-POSTA ADRESİNİZE GÖNDERİLİR.
Yorumlar
Yorum Gönder